Probiyotik ve prebiyotik güçlü bağışıklık için önemli
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Mersin Üniversitesi Eczacılık Fakültesi işbirliğinde düzenlenen seminerler dizisi, ‘Probiyotikler ve Prebiyotikler’ konulu bilgilendirme semineri ile devam etti. Çevirimiçi gerçekleştirilen seminerde Mersin Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğr. Gör. Nafize Didem Yüksek katılımcılara prebiyotik ve probiyotiklerin faydalarını anlattı. Yüksek, güçlü bağışıklık sistemi için probiyotik ve prebiyotik dengesinin önemini vurguladı.
Probiyotikleri, ‘Sağlık üzerinde olumlu etki sağlayan canlı mikroorganizmalar’, prebiyotikleri ise, ‘Sindirilmeyen karbonhidratlar, bağırsaklarımızda dost mikropları besleyen yapılar’ olarak tanımlayan Yüksek, “Hem probiyotikler hem de prebiyotikler bağırsak sağlımıza ve mutlu bir yaşam sürmemize yardımcı olacak araçlar olarak bilinir” dedi. Probiyotiklerin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini vurguladığı konuşmasında Yüksek şu bilgileri verdi:
“Probiyotikler kanser oluşumunu azaltır, alerjik hastalıkların engellenmesi, diş çürümesinin önlenmesi, kolestrol düşürülmesi, kabızlığın iyileştirilmesinde etkili olup, immün sisteminin güçlendirilmesini sağlar. Yoğurt, kefir, lahana, salatalık turşusu fermente peynirler, fermente süt ve gıdalarda bulunur. Dengeli, doğal, bol çeşitli ve sağlıklı yiyeceklerden oluşan bir diyetle beslenen kişiler bu gıdalar aracılığıyla aslında pek çok prebiyotik ve probiyotik alabilirler.”
Prebiyotiklerin ise ince bağırsak enzimleri tarafından parçalanmayan doğal ve yapay karbonhidratlar, lifli besinler olduğunu kaydeden Yüksek, pırasa, turp, domates, üzüm gibi besinlerde bulunduğunu anlattı. Prebiyotiklerin yiyecekleri daha fazla sindirmeye yardımcı olmaktan besin emilimini artırmaktan ve patojenik mikropları yönetebilir sayılarda tutmaktan sorumlu olduğunu kaydeden Yüksek, “Ayrıca toksinlerin bağırsak duvarlarından kan dolaşımına geçmesini önleyen bir tür tampon sağlar. Sindirim sistemine yeteri kadar prebiyotik eklenmediğinde yararlı mikroplar işlevlerini sürdürmelerini ve çoğalmalarını sağlayan ihtiyaç duyulan besine erişemezler” diye konuştu. Probiyotik ve prebiyotikleri de karşılaştıran Yüksek şunları söyledi:
“Probiyotikler faydalı canlı organizmalarken, prebiyotikler cansızdır. Probiyotik bakteriler aktif olmak için canlı tutulmalıdır. Isı, mide asidi ile öldürülebilirler veya zamanla ölebilirler. Probiyotiklerden daha fazla faydalanabilmek için daha fazla prebiyotik besin tüketmek gerekir. Ancak bu şekilde bağırsaklarımızdaki bakteriler yeterli hızda çoğalabilir.
Prebiyotikler ise besin lifleridir. Prebiyotik tozları ısı, soğuk, asit veya zamandan etkilenmez. Bir başka deyişle prebiyotikten yoksun kaldığımızda vücudumuzdaki faydalı bakteriler azalabilir. Cansız olduklarından çoğalmazlar. Kısacası probiyotik olmadan prebiyotik olmaz, prebiyotik olmadan da probiyotik görevini yerine getiremez. Her ikisinin düzenli alınması bağışıklık sistemimizi koruma açısından son derece önemlidir.”